Çocuğun Gereksinimleri
- Yeni doğan bebek fizyolojik gereksinime ihtiyaç duyar. Karnının doyurulması, altının temizlenmesi ve uyutulması gibi. 2-3 yaşında sosyalleşmeyle özerklik devreye giriyor ve anaokuluna başlıyor yani toplumsallaşmaya gereksinimi oluyor.
- Çocuğun zengin uyaranlarla donatılmış bir çevreye gereksinimi var. Mesela, uyaran çok yada az olursa öğrenme zorlaşır.
- Çocuğun hem anlamaya hem anlaşılmaya gereksinimi var.
- Çocuğun akranlarıyla iyi bir ilişkide olması gerekir.
- Çocuğun kendini ifade etmeye gereksinimi var.
- Eğitmin çağa, çocuğun özelliklerine uygun olması gerekir.
Çocuklarımızı
yetiştirirken çok önem vermemiz gereken şeylerden
biri davranış kontrollerini sağlamaktır. Örneğin, çocuğa
tuvalet sırasında beklemeyi öğretmek gibi. Zorlayıcı
yaşam olayları önemsenmeli çocuğa ölümler, korkularla
ilgili bilgi verilmelidir. Çocuğun kendiyle barışık olması da çok
önemlidir. 0-8
yaş arası erken çocukluk dönemini kapsar. Anaokulunda çocuklar her şeyi
kendisinin sanıp evine götürebilir. Bu yüzden ben merkezcilik ön
plandadır. Bu çocuğun gelişimi açısından
doğal bir olaydır. Bu dönemde çocuk
merkezdedir ve çocuğun içsel durumuyla ilgileniyoruz. Çocuğun dış dünyaya
uyum sağlayabilmesi, başarılı olması için iç çevreyle, dış çevre arasında
bir tutarlılık olması gerekir. Tutarlılık derken çocuk agresiftir, inişli çıkışlı duygu durumu vardır.
Kıpır kıpır yerinde duramayan çocuklar 50
dakika Masada oturtulursa, dış çevre olan
öğretmen, görevini yerine getirmliyor demektir. İç çevreyle dış çevre arasında bir tutarlılıktan
söz edilemez. Biz eğitmci olarak dış çevrede bulunuyoruz. Çocuğun içsel kaynaklarından sorumluyuz. Oyunun
öneminin farkında olmalıyız çünkü
çocuğun öğrenimi için çok etkilidir. Çocukta mantk 8 yaşından sonra başlar.
Çocuğu yetşkinlerden ayıran
ruhsal özelliklerin en başında korku
duygusunun yoğun olması gelir.
Çocuklar korkuya duyarlıdırlar. Çocuk asla korkutulmamalıdır. Örneğin, anneler çocuklarını okula bırakırken “ağlarsan akşama gelip seni almam, kalırsın burada” gibi korkutmalarla yaklaşırlar. Böylece çocuklarda duygusal bozukluklar meydana gelir. Çocukların duygusu inişli çıkışlıdır. Dikkat çok çabuk dağılır. Bir bakarız bir şey için ağlar sonra ağlamayı kesip başka şeye yoğunlaşır. Çocuklarda hayal kurma yeteneği çoktur. Çocuğun ertelemeye, beklemeye tahammülü yoktur. Her şeyi o anda elde etmek ister. Kendisine her söyleneni gerçek sanır.
Çocuğa güzel olduğunu, akıllı olduğunu, becerikli, kuvvetli olduğunu söylemek önemlidir. Çocuk bir yandan özerk olmak ister bir yandan da denetim olsun ister, ilgiye ihtiyaç duyar. Çocuğu dinlemek çok önemlidir. Çocuğu ne kadar dinlersek ondaki korku, kaygı ve güveni tolere edebiliriz. Çocukların resimleri hep çok renklidir ama bazen çocukları sınırlamaya başlarız. Yani, dağ kahverengi olur gibi. Aslında çocukları serbest bırakmalıyız öyle yaratıcılar ki onlara göre mor dağ da olabilir. Kısıtlamamak yaratıcılıklarını geliştirmek açısından çok büyük önem taşır. Bu durum çocuk ruh sağlığı açısından kritiktir. Ne kadar olumsuz cümle kurarsak çocuğu kaybederiz, olumlu cümleler her zaman arada ki bağı güçlendirecektir.
Örneğin, çocuğa “sana kaç kere kapıyı açık bırakma dedim” demek yerine “kapı açık olduğunda seni duyamıyorum” demek en doğrusu olur. Çocuğa gruba ait olduğunu hissetirmek lazım. Mutlaka çocuğun iyi yaptığı bir şey vardır, eğer çocuğu översek kendine güvenli bir birey haline gelir. Çocuklar genellikle hareket ve sesten korkarlar. Çocuk tolere edemediği her şeyden korkar üzerine gitmemek gerekir. Örneğin televizyonda gördüğü oyuncak köpeği çocuk gerçek mi yoksa oyuncak mı bilemediği için korkar. Ama oyuncak olduğu anlatılırsa korkusu geçer çünkü durumu tolere edebilir. Çocuk asla korkutulmamalı ve bir güven ortamında yetiştirilmelidir. Çocuğun bağımsızlık çabalarına destek olmamız önemlidir. Kurabileceğimiz en kıymetli otorite, sevgiye dayalı otoritedir.
Çocuklar korkuya duyarlıdırlar. Çocuk asla korkutulmamalıdır. Örneğin, anneler çocuklarını okula bırakırken “ağlarsan akşama gelip seni almam, kalırsın burada” gibi korkutmalarla yaklaşırlar. Böylece çocuklarda duygusal bozukluklar meydana gelir. Çocukların duygusu inişli çıkışlıdır. Dikkat çok çabuk dağılır. Bir bakarız bir şey için ağlar sonra ağlamayı kesip başka şeye yoğunlaşır. Çocuklarda hayal kurma yeteneği çoktur. Çocuğun ertelemeye, beklemeye tahammülü yoktur. Her şeyi o anda elde etmek ister. Kendisine her söyleneni gerçek sanır.
Çocuğa güzel olduğunu, akıllı olduğunu, becerikli, kuvvetli olduğunu söylemek önemlidir. Çocuk bir yandan özerk olmak ister bir yandan da denetim olsun ister, ilgiye ihtiyaç duyar. Çocuğu dinlemek çok önemlidir. Çocuğu ne kadar dinlersek ondaki korku, kaygı ve güveni tolere edebiliriz. Çocukların resimleri hep çok renklidir ama bazen çocukları sınırlamaya başlarız. Yani, dağ kahverengi olur gibi. Aslında çocukları serbest bırakmalıyız öyle yaratıcılar ki onlara göre mor dağ da olabilir. Kısıtlamamak yaratıcılıklarını geliştirmek açısından çok büyük önem taşır. Bu durum çocuk ruh sağlığı açısından kritiktir. Ne kadar olumsuz cümle kurarsak çocuğu kaybederiz, olumlu cümleler her zaman arada ki bağı güçlendirecektir.
Örneğin, çocuğa “sana kaç kere kapıyı açık bırakma dedim” demek yerine “kapı açık olduğunda seni duyamıyorum” demek en doğrusu olur. Çocuğa gruba ait olduğunu hissetirmek lazım. Mutlaka çocuğun iyi yaptığı bir şey vardır, eğer çocuğu översek kendine güvenli bir birey haline gelir. Çocuklar genellikle hareket ve sesten korkarlar. Çocuk tolere edemediği her şeyden korkar üzerine gitmemek gerekir. Örneğin televizyonda gördüğü oyuncak köpeği çocuk gerçek mi yoksa oyuncak mı bilemediği için korkar. Ama oyuncak olduğu anlatılırsa korkusu geçer çünkü durumu tolere edebilir. Çocuk asla korkutulmamalı ve bir güven ortamında yetiştirilmelidir. Çocuğun bağımsızlık çabalarına destek olmamız önemlidir. Kurabileceğimiz en kıymetli otorite, sevgiye dayalı otoritedir.
Çocuklarımız
için daima beynimizle kalbimiz aynı anda çalışmalı!!
Sevgili Canan Çam'ın bilgisi dahilinde Bir Çocuk Gelişir Dünya Değişir adlı kitabından alıntıdır.
Sevgili Canan Çam'ın bilgisi dahilinde Bir Çocuk Gelişir Dünya Değişir adlı kitabından alıntıdır.