MAHALLENİN EN MUTLU BEBEĞİ / KİTAP TAVSİYESİ

bebek bakım kitabı

Bu kitabı sanırım duymayan kalmamıştır. Benim daha hamileyken okuduğum ilk bebek bakımı kitaplarından biri olmuştu 'Mahallenin En Mutlu Bebeği'. Aklımda kaldığı kadarıyla bugün sizlere bu kitaptan bahsetmek istiyorum.

Bir çocuk doktoru ve çocuk gelişimi uzmanı olan Harvey Karp’ın bu kitabı, özellikle dünyaya geldikten sonraki ilk 3 aylık dönemde, ağlayan bebeklerle nasıl başa çıkılacağı konusunda oldukça yerinde yönlendirmeler yapıyor. Yazarın bir de daha ileriki yaşlar için ‘Mahallenin En Mutlu Yumurcağı’ isimli kitabı bulunuyor. 

Kitap birçok uzmanın yaptığı gibi doğum sonrasındaki ilk 3 ayı 4. trimester olarak tanımlıyor. Bu dönemde bebeğin dış dünyaya adaptasyonunu konu alıyor ve bunun için özellikle ağlayan bebekler karşısında neler yapabileceğinizle ilgili çözümler sunuyor. Bunların başında elbetteki bebeğin fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak yer alıyor. Emzirmek, gazını çıkarmak, altını değiştirmek, terlemiş mi diye kontrol etmek, yorulup yorulmadığını anlamak, canı sıkkın mı diye sorgulamak veya reflü gibi aşina olduğumuz bir kontrol listesi var. Eğer bunlarda bir sorun yok ise bebeğinizi sakinleştirmek için benim de çok sık faydalandığım ve gerçekten işe yarayan 5 temel prensipten bahsediliyor. Bu prensipler sayesinde, her ne kadar bebeğiniz doğmuş ve dünyaya gelmiş olsa da, ona bir nevi anne karnı simulasyonunu sağlıyorsunuz. Bunlara kısaca değinecek olursak;

1. Kundaklama-Tamamen Sarmalanmışlık Duygusu:

Bebekler 9 ay boyunca anne karnında dar bir alanda bulundukları için, doğduklarında hakim olamadıkları kolları ve bacakları sanki bir başkasının elleri ve kolları gibi onları rahatsız ediyor. Bu nedenle kitapta ellerinin ve bacaklarının sarılmasının onları sakinleştireceğinden bahsediyor. Kundaklama konusu birçok kişi tarafından oldukça fazla tartışılan bir konu. Kalça çıkığı riski nedeniyle tam kundaklama bana kalırsa tarihe karıştı. Ancak sadece kolların sarıp sarmalandığı yarım kundak bugün hala birçok bebekte işe yarıyor. 

2. Yan ya da yüzükoyun yatırma:

Malumunuz bebekler anne karnında bizim onları yataklarına yatırdığımız gibi sırt üstü ve sere serpe yatmıyorlar. Bu prensipteki temel amaç da yine onlara anne karnındaki yatış pozisyonunu sağlamak. Ancak ani bebek ölümü riski nedeniyle bunu yenidoğan döneminde gerçekleştirmek çok da mümkün olamıyor. Ben bebeğimi sakinleştirmek için kundakladıktan sonra başı omzuma gelecek şekilde dik konumda tutmayı tercih edenlerdenim. İlk zamanlar bu şekilde onu sakinleştirdikten sonra ve uyuduğuna emin olduktan sonra yatağına sırt üstü yatırıyordum.

3. Şşşt-Bebeğinizi En Çok Sakinleştiren Ses:

Bebekler anne karnında iken annenin kalp atışı, iç organların sesi, çeşitli gurultular, dış ortamdan gelen sesler, vs derken aslında bir uğultunun içinde yaşıyorlar. Bu nedenle doğduktan sonra da odalarındaki/odanızdaki mutlak sessizlik onları ürkütebiliyor. Yazar bebeğinizi sakinleştirebilmek için kulağına yaklaşarak şşşt sesi çıkarılmasını öneriyor. Aslında bilinçsiz bir şekilde bu da günlük hayatta çok sık başvurduğumuz bir yöntem. Ayrıca şşşt sesi yerine kullanabileceğiniz ve daha pratik olabileceğini düşündüğüm bir çok white noise uygulaması da mevcut. Konuyla ilgili dilersneiz ‘Beyaz Gürültü (White Noise) Nedir?’ yazımızı okuyabilirsiniz.

4. Sallama-Bebeğinizin İhtiyaçlarına Göre Ritimli Biçimde Sallamak

Eminim siz de gözlemlemişsinizdir, bebeğinizi birinin kucağına verdiğinizde ilk yaptığı şey onu hafif hafif sallamak oluyor. Bu artık hepimize o kadar yerleşmiş bir hareket ki… Bilinçli veya bilinçsiz bir çok kişi bir bebeği sakinleştirmenin en kolay yollarından birinin bu olduğunu biliyor. Sebebi çok basit; bebekler anne karnında iken annenin günlük hayattaki hareketleri sebebiyle sürekli bir sallanma durumu içerisindeler. Dünyaya geldiklerinde de bu hiç yabancı olmadıkları sallanma durumunu arıyorlar. Sallama konusu da günümüzde tartışılan konulardan biri. Ancak yazarın burada önemle altını çizdiği konu ritmik şekilde hafif hafif sallamak. 

5.Emmek-Keyif Kısmı

Ağlayan bebeği susturabilmek için başvurulan en klasik yöntemlerden birinin emmesini sağlamak desek yanlış olmaz. Bir çok annenin kullandığı bu yöntemi yazar da ele almış elbette ki. Bebekler hayatta kalabilmek için emme içgüdüsü ile doğuyor. Açlık haricinde de çoğu zaman bu emme dürtüsü söz konusu olabiliyor. Hatta zaten bunun için bildiğiniz üzere emzik kullanımı oldukça yaygın bir uygulama. 

Ve tüm bu prensipleri birleştiren Sarmalama Tedavisi:

Ağlayan bebeği sakinleştirmek için yukarıda yazan tüm prensipleri birleştiriyorsunuz ve bunun adına 'sarmalama tedavisi' deniyor. Yazar bunun için, bebeğinizi kundaklayıp, siz otururken başını avuçlarınızın arasına gelecek şekilde yerleştirip onu dizlerinizin üzerine yan yatırıp, bacaklarınızı arabanın silecekleri gibi sallamanızı, aynı zamanda şşşt sesi çıkararak, başparmağınızı emmesine izin vermenizi öneriyor. Ben bebeğimin sakinleşmek adına emme arzusu çok fazla olmadığından dolayı emzik kullanmayanlardanım. Bu nedenle ben onun haricindeki 4 prensibi sarmalama tedavisi şeklinde bebeğimi dizimin üzerine yatırarak sıklıkla uyguladım. Onun haricinde yukarıda bahsettiğim gibi başı omzuma gelecek şekilde dik konumda tutarak ve olduğum yerde hafifçe zıplayarak da 4 prensibi kullandım. 

Bunların haricinde kitapta eğer işe yaramıyorsa masaj, temiz havada yürüyüş yapmak, duruma göre ekstra sıcaklık (sıcak banyo, ısıtılmış battaniye, sıcak şapka, ılık su torbası, sıcak çoraplar) gibi diğer çözüm önerileri de mevcut. 

Aslında hepimizin duyduğu ve belki de bildiği bu çözümleri belirli bir tekniğe büründürmek hoşuma gitmiş olsa da, diğer taraftan bunu bir kitap haline getirmenin aslında iyi bir pazarlama taktiği olduğunu düşündürmeden edemediğimi de itiraf etmeliyim.

‘Mahallenin En Mutlu Bebeği’ özellikle ilk bebeğine hamile olan anne adaylarına hamilelikte vakitleri de varken okumalarını tavsiye edebileceğim bir kitap. Anneliğin ilk günlerinde tecrübesizlikle sudan çıkmış balığa dönebiliyorsunuz. Bu yüzden hele bir de bebeğiniz ağlarken iyice panik olmaktansa, öyle anlar için olası çözüm yollarını şimdiden bilmek oldukça rahatlatıcı olabilir. Keyifli okumalar.

Sevgiler,
Eda Öztürk Davaslıgil

Designed with by Way2themes | Distributed by Esin Akarsu