Kitap tavsiyesinde bulunurken yorumdan önce açıklama yapma gereği duyuyorum. Şöyle ki; çok fazla ebeveyn kitabı okuyorum ve özellikle altını çiziyorum "kitaplara göre çocuk büyütülmez" fakat okuyarak bilgi edinmenin kimseye zararı olmaz. Yol gösterici olarak gördüğüm her kitabı da bloğum dahil tüm sosyal ağlarımda seve seve paylaşıyorum.
Beni ödülle cezalandırma kitabı Dr.Özgür Bolat'ın ilk kitabı olarak satışa sunuldu. Köşe yazılarını severek takip ettiğim, verdiği bilgileri mantıklı bulduğum yazarın kitabına da hayran kaldım. Hatta birkaç eğitimci arkadaşıma da öğretmenler gününde hediye ettim.
Dr.Özgür Bolat, kitabında sadece ödülün görünmeyen gizli zararlarını anlatmıyor; bizlere bir model, pratik çözümler ve uygulamalar öneriyor.
Kılavuz niteliğindeki bu kitabı okuduğunuzda mutlu, özgüvenli, sorumluluk sahibi ve başarılı bir çocuk yetiştirmek için önemli bir adım atmış olacak, çocuğunuzla ilişkinizde anlamlı değişiklikler yaşayacaksınız.
Kitaptan altını çizdiğim yerlerden alıntılar yaparak örnek vermek isterim;
"Ödül bir "yapay sevgi" aracıdır."
"Çocuğunuza, "ödevini yaparsan, oyun oynayabilirsin" dediğiniz an, belki onda endişe yaratmazsınız ama heyecan yaratırsınız. Çocuk oyun oynamak için o kadar heyecanlanır ki bu heyecandan dolayı ödevine odaklanamaz. Odaklanamadığı için de performansı düşer ve işini yarım yamalak yapar."
İşte bunu çok yapıyoruz. Yemek yersen şeker yiyebilirsin, ödev yaparsan oyun oynayabilirsin gibi örneklerle çoğaltılabilir. Yağız'da böyle ödüllere gerek duymadım. Çünkü küçük yaşından itibaren sorumluluklarını yerine getirmeyi çok güzel öğrendi. Fakat Ela inatçı bir çocuk ve ona bir işi yaptırabilmek için karşılığında bir şey vermem gerekiyor. Başlarda işe yarayan bu yöntem artık işe yaramıyor. Tıpkı kitapta yazıldığı gibi ödüle olan heyecanı zamanla bitti. Ve artık ödül onu asla motive etmiyor.
"Aile çocuğa 'sınıfı geçersen bisiklet alacağım' diyor. Çocuk ise kendi kendine diyor ki "60 alsam da sınıfı geçerim 100 alsam da" Bu durumda çok çalışmıyor ve gelişim olmuyor. Çocuğa ödül verdiğimiz an, hemen hedef kayması yaşanıyor.
"Karne hediyesi çocuğa "okulda başarılı olmak kendi içinde değersizdir" mesajı verir. Öğrenme amaç olmaktan çıkar, araca dönüşür. Asıl amaç, hediyeye ulaşmak olur. Öğrenme değersizleşir. Çocuk, sadece öğrenmek için öğrenmeli. Karne hediyesi bu amacı değiştirir. Gerçek öğrenme ikinci plana atılır.
İşte bu ev içinde uyguladığımız bir konuydu. Karne hediyesi bizde hiç olmadı. Ya da yüksek not karşılığı ödül vermedik. Okul, ödevler, sınavlar çocuğun kendi sorumluluğunda olmalıdır. Bunun karşılığı ödül değil öğrenme olmalıdır. Düşük not aldığında da ceza vermedik.
Kitabın her satırını buraya yazabilirim ama yazara ayıp olur. Resmen her satırın altını çizerek okudum. Geçen gün kitabı okuyan kreş öğretmenimizle konuştum ve dedi ki; çocuklara yıldız verirken bile kitapta okuduğum satırlar aklıma geliyor ve bir daha düşünüyorum. Evet kitap böyle bir etki bırakıyor. Ben de bunu yaşıyorum. Ela'ya yatıp uyursan yarın akşam seninle markete gideriz diyecekken daha cümlemi tamamlamadan vazgeçtiğimi belirtmek isterim.
Uygulamalar her zaman kolay olmayabilir ama iki satıra bile takılı kalıp uygulamaya çalışmak çocuklarımızla aramızda geçen iletişimde önemli rol oynayacaktır.
Sırf bu sebepten dolayı Beni Ödülle Cezalandırma kitabını ısrarla okumanızı tavsiye ederim 😉
Sevgiler,
Gülşah ÖNEN
www.gulsahonen.com