
Soran ve sorgulayan bir nesil oldukları için cevaplaması zor sorularla karşı karşıya kalabiliriz. Kaygılarımızı, endişelerimizi, korkularımızı hissedeceklerini asla unutmamalıyız.
Bizim evde özellikle 10 yaşındaki oğlum çok sorguluyor. İki kere arayıp bana ulaşamadığında hemen korkuyla bomba saldırısı oldu sandım diyor ve o an gerçekten doğru kelimeleri bulmakta zorlanıyorum.
Okul ne kadar güvenli? Evimizde bize saldıran olur mu? gibi bir sürü sorusu var. Haberleri izletmiyorum fakat arkadaşları ile aralarında konuştuklarından emin olduğum için yanlış bilgi almadan ilk detayları karşıma alarak benden duysun diye mücadele ediyorum. Patlama olduysa alıp karşıma anlayacağı şekilde anlatmaya çalışıyorum. Olayların olduğu ilk günler özellikle sosyal medyadan uzak tutmaya çalışıyorum. Çünkü gerçekten medya çok kötü fotoğraflar yayınlanabiliyor ve bundan birçok çocuk ciddi anlamda etkilenebilir.
Bu konuda çok makale okudum ve araştırıp okumaya da devam ediyorum. Uzmanların ilk belirttiği; çocukların ruhsal gelişiminde ki en önemli faktör "güven" duygusudur. Çocuk yaşadığı çevrede kendisini güvende hissetmelidir.
Ben kendimi güvende hissetmezken çocuğumu, yanımda güvende olduğuna nasıl ikna edebilirim bilmiyorum. Öğrenmeye çalışıyorum.
Geçiştirmek için "bir şey yok" dememek gerekiyor. Bunu yapmıyorum. Fakat açıklama yaparken onun ihtiyacı olmayan bilgiyi de verip onu tedirgin etmekten korkuyorum. Kelimeler ağzımdan çıkmadan kırk kere düşünüp tartıyorum. Çok çıkmazda kalırsam oğlumun ne kadar bildiğini yada ne kadar ne öğrenmek istediğini sorguluyorum. Bu iletişim beni daha güzel yönlendiriyor.
Terör saldırılarından sonra ev içinde daha çok iyilikten konuştuğumu, barıştan bahsettiğimi ve bu yönde kitaplar okuduğumu fark ettim. Bir pedagog ile görüştüm ve evet çocuklara bu dönemde şefkatten, barış ve birlikten, sevgiden daha çok bahsetmek gerekiyormuş.
Saldırılardan sonra bir müddet büyükler olarak hepimizde topluluk içine karışma korkusu başlıyor. Alışveriş merkezlerine, marketlere, konserlere gibi kalabalık olan yerlerden uzak durmak için çaba harcadığımı farkettiğim zamanlarda hemen silkelenmeye çalışıyorum. Çünkü çocukları dışarıdan soyutlamak onları daha fazla tedirgin ediyor. Tatil günlerinde sinema istediklerinde sadece sinemaya gider geliriz alışveriş merkezinde gezmeyelim evde işlerim var diyerek anlaşma yapıyorum. Dışarıda çocuklarla ne kadar kısa kalırsam kardır mantığımdan şu sıra kurtulmam mümkün değil.
Kaygı, tedirginlik ve güven duygusunun önemini unutmadan çocuklarla iletişim halinde kalmak bu dönemde en doğrusu olacaktır. Çocukları bu dönemlerde özellikle daha dikkatli dinlemek, sorularını ve endişelerini anlamaya çalışmak ruhsal gelişimlerini korumak adına büyük katkı sağlayacağına inanıyorum.
Dilerim terör dolu günler en kısa zamanda biter ve vatanımızda çocuklarımızla birlikte huzurlu bir geleceğimiz olur.
Sevgiler,
Gülşah ÖNEN
www.gulsahonen.com